AYASOFYA ÖZGÜRLEŞMİŞ! | AYASOFYA ÖZGÜRLEŞMİŞ!

AYASOFYA ÖZGÜRLEŞMİŞ!

 AYASOFYA ÖZGÜRLEŞMİŞ!

 
              NE DERSİNİZ?
 
       HEM DE NE GEREKÇEYLE!..
 
     Bunca ekonomik, sosyal, siyasal sorunlar, mültecilerle ilgili  dezenformasyon ve çevresel problemler varken, bir hanımefendi vekilimizin, hem de iktidar partisi genel başkan yardımcısının,  NET  TV’de yaptığı konuşmanın kısa bir bölümünü bir paylaşım vesilesiyle öğrenmiş oldum.
    Ayasofya Başimamı ( sabık) kendini çok iyi yetiştirmiş, alanında nadir akademisyenlerden birisi olan Prof. Dr. Mehmet BOYNUKALIN Beyden sorulunca, 
    saygı ve nezaket kurallarını da zorlayarak programcı beyefendiye; 
    “ ben o şahsın dikkat edersen adını bile anmıyorum!?..” diyerek istihfaf etme, şahsında din ve bu dinin hem de demir gibi hafız, fıkıh yani kendisi de hukuk adamı olan bir zat-ı muhteremin adını bile almayı zül addeden bir garip kafa, -ki ben de mukabele-i bil misil bu hanımefendinin adını anmak istemiyorum-ve  mantık ne derseniz deyin, kendisi ve beyin kodlarını bu kısa konuşmasıyla ele verdi.
    Çok yazık, hem elli senedir uğrunda mücadele verdiğimiz siyaset ve davamızı kimlerin yüklendiği, kimlerin bu işin sözcülüğünü yaptığı, hem de nerelere savrulduğumuz ve kimleri kimlerin nerelere taşıdığı garabetini görünce bir o kadar daha irkildim.
   85- yıl kapalı kalan Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılmasında kullanmadığı “ AYASOFYANIN ÖZGÜRLEŞMESİ..” kavramını, muhterem Prof. Dr. Mehmet Boynukalın hoca efendinin istifa etmesi veya ( kendi başarısı olduğunu ima ile) ettirilmesi karşısında “ AYASOFYA ONUN İSTİFASIYLA ÖZGÜRLEŞTİ?!..” dediği yerde, hani derler ya “ Beynimden vuruldum!”
     İşte inanın ben de bu hanımefendide dış görüntüsüne bakarak hala umut kırıntıları bulabilirmiydim derken ne yalan söyleyeyim umutlarım hak ile yeksan oldu.
  1965-1970/ yılları arasında İMAM HATİP LİSESİNDE, 
    leyli meccani okuduğum, GAZİ OSMAN PAŞALARIN, İBNİ KEMALLERİN memleketi olan TOKAT’ın medar-ı iftiharı bu hanımefendiyi ben de tebrik ederim(!)..
    O kısa konuşmada ne cevherler döküldü ne cevherler o fem-i saadetlerinden, her biri bir, 
 lal-i güher olan elfaz-ı mübarekelerinden (!) doğrusu tanınması açısından çok da müstefid olduk.
    Diyor ki; “ Daha yeni bir yasa çıkardık. Artık yakın aile; eş, baba, kardeş, boşanılan eş, partner, takipçi v.s. gibi yakınların işlediği cinayetlerdir kadın cinayeti. Yoksa sokak ortasında bir meczubun mesela kendisi gibi üstelikte başı kapalı bir hanımefendiyi koca bir kasaturayla öldürmesi değil!
    Yani ailevi yakın ilişki olmadıkça katmerli kadın cinayeti sayılmıyor.
   Dahası, hukuku ayetle yarıştırmak olmaz, hukuk hukukla, ayet ayetle  karşılaştırılmalı. Çünkü din ve ayet karşısında sizi dinleyen olmuyor. Nitekim bana tüm bu süreçlerde çok ağır hakaretler yapıldı… ilh.” 
   diyerek,
tam bir seküler laik kafayla çok masumane (!) gerekçelerle dini kendine has laik bir anlayışla toplum hayatından ötelemenin de öncülüğünü yapıyor.
   Muhterem hanımefendi ! 
   Ben size, yapıldığını iddia ettiğiniz hakaretlerden asla hiç birisini yapmam. Ne eğitimim ne mesleğim ne de yıllarca yaptığım siyasi hizmet ve terbiyem buna cevaz vermez. 
   Ancak yıllarca müftülük yapmış, ( sayarsanız) bir ağabeyiniz olarak, 
    öncülüğünü yaptığınız ve çıkarılmasındaki büyük katkılarınızdan dolayı maruz kaldığınız hakaretlerin nedeni olan yasa düzenlemelerindeki vebalinizden dolayı,
    gece gündüz tövbe ve göz yaşı akıtmanızı, çıkarılmasına vesile onunan kanunların daha çok şiddet, daha çok cinayet, daha çok toplumsal huzursuzluk nedenleri olduğunun farkına varmanız ama hiç vakit kaybetmeden tövbe etmenizi, sadece sizin değil, 
   günahınıza ortak olan tüm şeriklerinizle tövbeye yönelmenizi bir büyüğün olarak tavsiye ederim.
     Filhakika, KURUCULAR KURULU ÜYESİ olduğum bügünki AK PARTİMİZİN, 
   artık sizler  büyük ve ulularındansınız. 
    Size ne yapmanızı tavsiye etmek belki hadsizlik olur ama, yine de size ve sizin temsil ettiğinizi zannettiğiniz davamıza daha fazla zarar vermenize gönlüm asla razı değil. 
    Ne dünya ne de ukba kaybedenlerinden olmanızı istemem.
   Tenezzül buyurursanız sizinle ister makamınızda, ister uygun göreceğiniz bir başka yerde, davam zarar görmeyecekse uygun gördüğünüz bir ekranda öncülük ettiğiniz, bize göre yanlış, sizin modernite, çağdaş islam anlayışınıza (!) göre ayeti hukukla yarıştırmayacak, 
   tam da maktaından tarif ettiğiniz laik - seküler yaklaşımınızın  tahlil ve analizini yapabiliriz.
    Kafamızın ya içi dışıyla, ya da dışı içiyle uyumlu olmalı değil mi sevgili hukukçu sabık genel başkan yardımcısı ve günün gözde grup başkanvekili..
     Biliniz ki siz, Ak Partinin en büyük günahlarından birisisiniz.
     Yoksa insanlar hala şekle aldanabilir, bu nedenle de islamı zan altında bulundurabilirler..
                Selam ve dua….
                  
               Musa Uzunkaya
20,21 ve 22. Dönem Samsun Mv