ORTA ÖĞRENİM YENİ ÖĞRETİM YILINA GİRECEK | ORTA ÖĞRENİM YENİ ÖĞRETİM YILINA GİRECEK

ORTA ÖĞRENİM YENİ ÖĞRETİM YILINA GİRECEK

 ORTA ÖĞRENİM YENİ ÖĞRETİM YILINA GİRECEK

    Orta öğrenim eğitim ve öğretim açısından çok dikkat edilmesi gereken bir süreçtir. Çünkü çocuk daha yaştır, eğilmemiştir. Henüz hayatı algılamaya yeni başlamaktadır. Unutmayalım ağaç yaş iken eğrilir. Eğitim Öğretimin ilk basamaklarını atlatan genç, yeni bir sürecin ilk ayağındadır. Kendini ve çevreyi tanıma adına verdiği mücadele daha kapsamlı, daha geniş, daha sıkıntılı, daha karmaşık bir şekilde önünde durmaktadır. Attığı her adım saydığım veya sayamadığım nice kavramlarla gelip karşısına çıkacaktır. Buna hazır mıdır? Değil midir? Diye kimse sorgulamadan bu süreç başlayacaktır.  Bu alanların tamamının hem aile hem de resmi kurumlar tarafından denetimlerinin yeteri kadar yapıldığını sanmıyorum. 

      Resmi kurumlar açısından, başta Müfredat programları ile birlikte bu denetim işleri daha ciddi, üzerinde titreyerek durulması gereken konu olduğunu anlamak gerekir. Kazandırılacak bilgi, ilim kadar, beceri ve yetenek değerlendirmesinin de önemli olduğunun bilincinde olmalıyız. Lise öğrenimi öncesi bu yeteneklerin belirlenmesi için, gerekli egzersizler ve testlerin yapılması gerekmektedir. Öğrenci bu aşamada bilgi, beceri, yeteneklerine göre yönlendirilmelidir. Bu aşamada öğretmen ve arkadaş gurubu en yakını durumundadır. Aileden uzaklaşan genç ilk çevre deneyimlerini, bu yaşlarda edinir. İlk durakta öğretmen ve arkadaş guruplarıdır. Özellikle bu zamanlarda çocuklarımız gelişme çağında olduğu için rehberlik ve yönlendiricilik yapan elemanlar daha kaliteli ve bu işin uzmanı olan insanlar olmalıdır. Teknik ve taktik olarak aldıkları bilgi ve becerilerin yanında Milli ve Manevi değerleri gerektiğinde çocuklarımıza aktaracak kadar o alanda kendilerini yetiştirmiş insanlar olmalıdır.

Orta öğrenim sonrası bu test ve egzersizlere göre yönlendirilmelidir.

İşte tam bu aşamada Dini eğitimin bu çağdaki çocuklara verilmesi gerekir. BATIDA BUNUN ÖRNEKLERİ ÇOKTUR. Gerektiğinde dini eğitim açısından, o çağlarda gençler ibadet yerlerine bizzat gönderilerek bilgiler aktarılmaktadır. Uygulamalar yapılmaktadır. Hatta din adamları ile irtibat kurmaları sağlanmaktadır. Rehberlik çalışmasını bugün çoğu kişiler iş olsun diye yapmaktadır. Halbuki sıcak bir ilgi, söylenecek tatlı bir söz, herhangi bir şeyi paylaşmak bile o çocuğu kazanmak için yeterli olmaktadır. Hele o yaşlarda çocuğun ailesinden uzaklaşma gibi bir durumun söz konusu olduğunu da hatırlarsak rehberlik eden kişinin önemi biraz daha ortaya çıkmaktadır. Bence orta öğrenimde verilen dersler kadar rehberlik edebilecek kaliteli elemanların olması ve uygulama yapması önemlidir.

Amacımız insan kazanmaktır... Yetiştirmektir...

Birinci önceliğimiz bu olduğuna göre hangi alanda olursa olsun önce insana ihtiyacımız vardır. O insanın rütbesi, sosyal durumu, mesleği, isminin önündeki kimlik artırıcı vasıfları, ne kadar önemli ise onun önce insan olması ve insani değerlere sahip çıkması da o kadar önemlidir. Sağlıklı toplum ancak o zaman vardır, diyebiliriz. Yoksa bugün en ünlü üniversiteleri bitirmiş insanların kaçakçılık, vergi kaçırmak, hırsızlık gibi, yaptıkları suçları ne ile izah edebiliriz. Haber kanalları bunların örnekleri ile doludur...

        BUGÜN orta öğrenimde o kadar gereksiz konular vardır ki; çocuğa yetişkinlik hayatında pratikte hiç faydası olmayan şeylerdir. Bunların elenmesi lazım. İnsani ilişkilere önem verecek, pratik hayatta her zaman lazım olacak, kişilerle irtibatlaşmayı sağlayacak, hayatın her alanında bizi terk etmeyecek olan tavır ve davranışları gençlere öğretmeliyiz, kazandırmalıyız... Hatta uygulamalı olarak göstermeliyiz. İnsanı insan yapan değerleri hayatlarının bir parçası gibi sahip çıkmaları gerektiğinin altını çizmeliyiz. Tahsil hayatının en önemli amacının insan yetiştirmek olduğunu vurgulamalıyız. Vatanımızda insanlarımızın en önemli ortak paydasının dil birliği, din birliği, değer yargısı birliği, vatanseverlik olduğunun herkes tarafından bilinmesi gereken bir zorunluluk olduğunu belirtmeliyiz. Bizim dışımızda da topraklarımızda yaşayan insanlara engin hoşgörü ile bakmamız gerektiğini bunun bir insanlık gereği olduğunu hatırlatmalıyız.

     İnsanımızı insan yapan değerlerin yetişmekte olan nesillere aktarmanın bir görev olduğunun şuuru ve bilinci içerisinde olmalıyız. Bugün bazen yaşandığı gibi azıcık tahsil hayatı ile tanışan nesillerin kendi ailelerini, kendi çevrelerini küçük görerek almış oldukları tahsilin kendilerinde bir ayrıcalık yarattığını sanarak ailelerinden ve çevrelerinden uzaklaşmasını ibretle izlemekteyiz. Bu konuda gerekli tedbirleri almalıyız. Ondan sonra da damdan düşmüş adamlar, kontrolünü kaybetmiş arabalar misali yoldan çıkmalarının önüne geçmeliyiz. Bunlar gözden kaçıyor gibi olsa da öğretim ve eğitim eksikliğinden, ya da yanlış algılanmasından kaynaklanan sonuçlardır.

Bu aksaklıkları görmek ve de gidermek Devlet yöneticisi konumundaki herkes için bir görevdir. Hatta yanlışa giden yolları engellemek de bir görevdir. Bu görevi iyi algılayarak tek amacımızın kaliteli ve Vatanını, Milletini seven ailelerine, deryargılarına sahip nesiller yetiştirmek olduğunu ezber etmeliyiz. Tüm geleceğin bu ilkelerle yetişmiş bir neslin elinden geçeceğini unutmayalım...

Yoksa insan yetiştirirken sadece ilim vermek tek kanatlı kuş yetiştirmek gibidir. Sonuçta o, kuş uçamaz... Diğer kanadı Vatan, Millet sevgisini, Devlet duyarlılığını,  Maddi ve Manevi değerlerin gerekliliğini gençlere kazandırarak sonuç elde etmiş oluruz...