Mehmet Göktaş Hoca'ya düşüncelerinden dolayı yapılan ırkçı/ulusalcı saldırı; | ÖMER SERDAR KAPLAN

ÖMER SERDAR KAPLAN

[18:08, 31.12.2017] Ö Serdar*Kaplan Diyarbakır: Eleştiri, sorgulama ve muhasebe etme kendinden başlayarak muhataba da yönelirse; sağlıklı düşüncelerin üretilme ve gelişmesinin imkanları da oluşmuş ve artmaya başlamış olur.

Kendinden başlatılmayan bu hususlar sadece ötekileştirme ve düşmanlaşma üretir.

 Kendi düşüncesine kusursuzluk atfı doğurur ki bu durum bir süre sonra fanatizme ve bağnazlığa dönüşür.

 Fanatik ve bağnaz şekile dönüşen düşünce keskin bir inanca dönüşür. Düşünce olarak dile getirilen ise sadece bu keskin inancın ezberlerinin tekrar ve dayatmasına dönüşür.

 Bu olumsuz durumda; hikmet ve irfanın yer bulması mümkün olmadığı gibi makulluğun, mutedilliğin ve adil olmaklığın da alan bulması mümkün olmaz.

 Allah "akletmeyi, fikretmeyi ve tezekkür etmeyi" ister bizden.

 Düşünce biçimi bu şekle dönüştüğünde Allah'ın bizden istediği bu üç hususu da hayatın dışına itmiş oluruz.

 Kendimizden başlayarak sorgulama, muhasebe ve eleştiriyi hayata geçirebilirsek, Allah'ın bizden istediği şekilde akleder, fikreder ve tezekkür ederiz. Bu da makulluğu-mutedil olmayı hayata taşıyarak yaşanılır kılmamızı sağlayacaktır inancındayım.

Wesselam.

Ömer Serdar KAPLAN

Mehmet Göktaş Hoca'ya düşüncelerinden dolayı yapılan ırkçı/ulusalcı saldırı; düşüncelere tahammülsüzlüğün geldiği noktaya son örneklerdendir.

Keskin inançlı olanların(Din-ideoloji) farklılıklara tahammül etmediği, farklılıkları imha edilmesi gereken düşman bellediği açıktır.

 Bu topluma resmi ideolojinin eğitim modeli ile zerk edilen tek tipçilik anlayışı; kendi gibi düşünmeyeni düşman belleten bir modeldir.

 Yetişen her nesil kendinden farklı olanı düşman görme anlayış ve keskin inancıyla büyümekte ve bu da rahatlıkla onu saldırganlaştırmaktadır.

 Bu eğitimin tornasından geçen zihin dünyaları; eğer geniş bakmayı, farklılıklara insan olarak bakıp normal görmeyi, din-ideolojisini yaşayarak anlatmayı tercih edecek bir ufka evirilmezse, işte bu şekilde saldırgan ve tahammülsüz olur.

 Bu Ülkeyi sevdiğini söyleyen ama özünde farklılıklara tahammül etmeyerek, düşman belleyerek davrananların aslında ve gerçekten bu Ülkeyi sevmediklerini, zarar verdiklerini de görmek gerekir.

 Bu Ülkenin eğitim modeli tartışılmamaktadır. Tartışılan sadece "ezberleri azaltalım mı çoğaltalım mı?" hususudur.

 Oysa eğitim modelinin ezberden kurtulmasının, ufuk açıcı, geniş düşünmeyi öğreten, sevgiyi merhameti zihinlere kalplere taşıyan, farklılıkları değil iyilik ve insana katkıyı önemseyen bir model olup olmadığı tartışılmalı ve sağlıklı bir eğitim modelinin acilen geliştirilerek hayat geçirilmesi sağlanmalıdır.

 Eğitim derdi, sancısı olan, sevgiyi merhameti önemseyen insanların işidir. Bürokratların veya akademik fantezilerin hercümercine terk edilmemelidir. Şu anda yapılan maalesef bu terk ediş olduğundan bir arpa boyu yol da alınmamaktadır.

 Saldırıyı yapanların kimliğine bakılmaksızın karşı çıkılmaya başlandığı gün sağlıklı bir yola girilmiş olunacaktır.

Vesselam.   Ömer Serdar Kaplan